Fibromiyalji Nedir?
Yaygın kas ve iskelet sistemi ağrıları ile birlikte yorgunluk, başarısı, uyku bozuklukları ve zihinsel sorunlar ile karekterize bir hastalıktır.
Fibromiyaljiye ilk tanımlandığı 1800’lü yıllarda “kas romatizması” adı verilmiştir. Fibromiyalji hastalarında kaslarda görülen sert ve ağrılı alanlara ilk kez Sir William Gowers “fibrozit” adını vermiştir. Fibrozit terimi kaslarda bulunan fibröz yani bağ dokusunda iltihabi reaksiyonu tanımlıyordu. 20. yüzyıl sonlarında romatologlar bu hastalığın ayrı bir antite olduğunu söylediler.
1990 yılında Amerikan Romatoloji Birliği fibromiyalji için tanı kriterleri belirledi:
Fibromiyalji tanı kriterleri:
1) En az 3 aydır süren yaygın ağrılar
2) Belirlenen 18 tetik noktanın en az 11’inde hassasiyet olmalıdır. Bu kriterler ile toplumun %2-4’ü fibromiyalji hastasıdır.
2010 yılında fibromiyalji tanı kriterleri revize edildi. Buna göre:
1) Yağın ağrı ölçeği 7 veya üzerinde olmalı
2) Semptom şiddet skalası 5 veya üzerinde olmalı
3) Semptomlar son 3 aydır aynı düzeyde olmalıdır. Bu kriterler ile fibromiyalji tanısı %81 oranında doğru olarak konabilmektedir.
Fibromiyalji toplumda her 100 kişiden 2 ile 4’ünde görülmektedir. Fibromiyalji kadınlarda erkeklere oranla 8-9 kat fazla görülmektedir.
Fibromiyalji her yaşta görülebilirse de orta yaşlarda daha sık görülmektedir. Ancak çocukluk yaş gruplarında ve yaşlılarda görülmesi hiç nadir değildir (%1-6). Özellikle okul çağındaki gençlerde sınav baskıları nedeni daha sık görülmektedir. Yaşlı erkeklerde (70-79 yaş) görülme sıklığı aynı yaş grubu kadınlara yakındır. Yani hastalık kadınlarda erken yaşlarda erkelerde ise geç yaşlarda daha çok görülmektedir.
Hastalığın tanısını temel olarak hastanın yakınma, hastalık hikayesi ve fizik muayene ile konur. Son yıllarda fibromiyalji tanı koyma kriterleri yenilenmiştir ve artık tanıda gerekli olan tetik noktaların varlığı tanı kriterinden çıkarılmıştır.
Fibromiyalji hastalarında tanımlanmış 18 tetik noktası vardır. Tetik noktaları hekimin parmağı ile bastığı kas üzerinde ağrılı ve sertleşmiş, genellikle nohut büyüklüğünde alanlardır.
Yeni tanı kriterlerine göre bu zorunluluk kalkmıştır. Hastada fibromiyalji semptomlarının bulunması tanı için yeterlidir.
Bu kişilerin beyinlerinde MR ve PET (pozitron emisyon tomografi) teknikleri ile yapılan çalışmalarda talamus, beyin ön bölgeleri, striatum, insular korteks ve singulat kortekste yapısal ve fonksiyonel değişikler görülmektedir. Bir kaç beyin PET-MRI çalışmasında anormal glial aktivasyon yani beyinde enflamatuvar bir sürecin varlığına dair bulgular gösterilmiştir. Bu bulgu fibromyaljinin sinir sitemi ve kas iskelet sistemini tutan yaygın bir enflamatuvar bir hastalık olup olmadığı kuşkusunu önümüze koymaktadır. Fibromiyalji hastalarında görülen uyku, algı, mental, emosyonel problemler, yorgunluk gibi belirtiler düşünüldüğünde bu fikir tam olarak ispatlanmamış olsa da, hastalığa ilginç bir bakış açısını birlikte getirmektedir.
Fibromiyaljide en sık görülen yakınmalar nelerdir?
Yorgunluk, uykusuzluk, uykudan dinlenmiş uyanmama, kaslarında sertlik gerginlik, irritabl kolon hastalığı (sık sık ishal ve kabız olma), unutkanlık, öğrenme güçlüğü, dikkatini bir konuda toplama güçlüğü, isteksizlik, arzularda azalma, zevk alamama, kaygı bozukluğu, depresyon, aşırı terleme, el ayaklarda soğukluk, başta sallanma hissi bunlardan hemen akla gelen bazılarıdır.
Yorgunluk, fibromiyaljide en sık karşılaşılan şikayettir. Hastaların %80’inde yorgunluk vardır.
Fibromiyaljili hastanın zihni net değildir, belli bir konuda yoğunlaşıp, sonuca ulaşması güçleşmiştir. Hastalar adeta buzlu bir camın arkasından dünyaya bakmaktadırlar. Etraflarında hiç bir şey net değildir, bulanık, adeta bir sis alemi içinde hissederler. Buna “fibro fog” diyenler vardır.
Fibromiyalji neden ve nasıl ortaya çıkıyor? İyi bilinen yaş, kadın cinsiyeti, genetik yatkınlık gibi faktörleri bir yana bırakırsak, aslında hastalığın psikojen ve fiziksel bir stres yanıtı sonucu kaslarda ağrı, sertlik ortaya çıkması, kaslardaki ağrı ve stresin hastanın ağrı eşiğinin düşmesi ile artık stresin yeni kaynağı olmasıdır. Sertleşmiş ve ağrılı kaslar beyne sürekli olarak ağrı sinyallerini taşırlar. Bu ağrılı sinyaller omurilik, beyin sapı ve talamus gibi ağrı taşınması, ağrının kontrol deilmesi gibi önemli fonksiyonları olan yapılarda zamanla tükenmişlik hali yaratır. Bunun sonucu olarak ağrının beyin yapıları tarafından baskılanması (endojen analjezi) zorlaşmaya başlar. Ağrıyı baskılayan bu sistemler noradrenalin, sopamın, endojen opioidler ve serotonin gibi nöral aracı maddeleri kullanırlar. Bu maddelerin aşırı tüketilmesi, bu maddelerin görev aldığı diğer beyin fonksiyonlarında bozukluğa ve aksamalar yol açar. En başta etkilenen fonksiyon uykudur. Uykuya dalma ve sürdürme güçleşir, uykunun derin fazlarına geçmek mümkün olmaz ve sık sık uyanıklıklar olur. Bu nedenlerle uyku kalitesi düşer ve sonuç olarak uyanıklığın kalitesi bundan etkilenir. Hasta sabah uyandığında kendisine zor gelir. İş yapmak istemez veya işe gitmekte isteksiz davranır. Fiziksel ve mental olarak çabuk yorulur. Dikkati düşüktür, bu durum iş ve trafik kazalarına zemin hazırlayabilir.
Fibromiyalji keşke yalnızca ağrıdan ibaret bir hastalık olsaydı. Ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar ile kolayca çözümleyebilirdik. Oysa durum böyle değildir. Ağrı kesicilere cevap kısa süreli ve yetersiz düzeydedir.
Fibromiyalji tedavi edilir mi?
Elbette iyi bir programla hastaların %80’inde birkaç aylık bir sürede semptomlar önemli ölçüde geriler.
Fibromiyaljinin ilaçla tedavisi için 3 ilaç Amerikan İlaç dairesi (FDA) onayına sahiptir. Bunlar Venlefaksin, Duloksetin, Milnasipran ve pregabalindir. Ancak bir trsiklik antidepresan olan amitriptilin de etkin olduğu bilinmektedir.
Tedavide bu ilaçlardan biri veya bir kombinasyonu uygulanır. Ancak tedavide ilaçlar çoğu zaman tek başına yeterli olmaz. Hastanın günlük yaşamını düzenlemesi, düzenli spor yapması, relaksasyon teknikleri kullanılan yoga gibi uğraşlar hastaya önerilebilir. Bunun dışında diyet düzenlenmesi, karbonhidrattan fakir, akdeniz tarzı bir beslenmeye geçmesi, kilo vermesi mutlaka önerilmelidir. Alkol ve sigara kullanımını bırakma da uyku kalitesini artırma yönünde çok önemlidir.